Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya Antalya TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, oda ve borsa Meclis Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya'nın ekonomik hayatına yön veren, kendi alanlarında deneyimli ve güçlü bir temsil yapısına sahip TOBB çatısı altındaki oda borsa başkanları ve yöneticileriyle bir araya geldiklerini belirterek, "Camiamızda görev yapan herkes, enerjisini, emeğini ve zamanını, kentine ve sektörüne gönüllü olarak vakfediyor. Bu gönüllü çaba, bizleri yormaktan çok gururlandırıyor. Çünkü kentimize ve vatanımıza olan aidiyet duygumuzu besliyor" dedi.
"ÜYELERİMİZİN SESİ VE SÖZCÜSÜYÜZ"
Oda borsa başkanlarıyla TOBB'un kurul ve komisyonlarında birlikte çalıştıklarını kaydeden Çandır, "Sizleri ve üyelerimizi en iyi şekilde temsil ediyorlar. Antalya'mızın sorunlarını Ankara'ya taşıyarak çözüm arıyorlar. Bizler, oda ve borsalar olarak üyelerimizin sesi, sözcüsüyüz. Kanunlarla tanımlanmış görevimiz budur. İcra yetkisi hükümete aittir. Biz sahadan topladığımız sorunları ve çözüm önerilerini TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu üzerinden hükümetimize iletiyoruz. Pek çok alanda önemli destekler ve düzenlemeler hayata geçirildi, elbette hala çözülmesi gereken başlıklar var. Onlar için de çalışmaya devam ediyoruz" dedi. Müşterek toplantıları yalnızca bilgi paylaşmak için değil ortak dil, ortak hedefler ve ortak bir yön tayin etmek için düzenlediklerini belirten Çandır, "Müşterek toplantılar, yalnızca bir araya gelmeyi değil, birlikte hareket etme kültürümüzü güçlendirerek kentimizin ihtiyaçlarını ve ufkunu sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirmemizi amaçlıyor. Çünkü Antalya'mız; hayatın doğal akışı içinde kendiliğinden büyümeye bırakılamayacak kadar potansiyeli yüksek bir kenttir. Ülkemizin dünyaya en açık ve vitrin kentleri arasında başı çekmektedir. Dolayısıyla ülkemizin aydınlık ve güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehirdir. Bu değerlendirmeyle bakarsak kentimizin kaynaklarını, üretimini ve büyümesini ortak akılla, kapsayıcı bir anlayışla hep birlikte yönetmeliyiz" diye konuştu. Antalya'nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğunu vurgulayan Başkan Ali Çandır, "Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır. Müşterek toplantılarımız, diğer faydalarının yanı sıra bu ilk adıma da ciddi katkı sağlıyor diye düşünmekteyim" dedi.
"EKONOMİDE REKABET SERTLEŞİYOR"
Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Başkan Ali Çandır, 2003-2017 döneminde gittikçe yükselen bir küreselleşme ve serbest ticaret iklimi yaşandığını, sonraki dönemde ise gümrük tarifeleri savaşı, içe kapanma ve nispi olarak yurtiçi ekonomik faaliyetlerle büyümeye doğru bir eğilim gösterdiğini, yakın gelecekte de bu eğilimin devam etmesinin beklendiğini ifade etti.
Dünya ticaretinin dünya GSYH'na oranının son iki yılda yüzde 63'ten yüzde 57'ye gerilediğini, bu rakamın artık küresel ticaretin eskisi kadar açık ve serbest olmadığını gösterdiğini belirten Çandır, "Korumacı politikalar yükseliyor, rekabet sertleşiyor ve her ülke kendi üretimini koruma eğilimini artırıyor. Korumacı tedbirlerin en büyük sonucu da doğrudan dış ticaret dengesinde görülüyor. Dünyada en büyük dış ticaret açığını veren ABD, 2024 yılında, 600 milyar dolar açıktan 200 milyar dolar açığa düşmüş yani açığını yüzde 70 azaltmıştır. Aynı dönemde ülkemizde ise 106 milyar dolar açık 82 milyar dolar açığa düşmüş. Yani yüzde 23 azalmıştır. Bu halimizle açık azaltma eğilimine üçte bir kadar uyumlu olabilmişiz. Mutlak surette açık azaltma eğilimine uyum katsayımızı artırmalıyız. Bunu sürdürülebilir hale getirmenin temel yolu, ihracat artışını ithalatın çok üzerine çıkarmaktan geçiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"ÇİN'E KARŞI KAPSAMLI VE GÜÇLÜ BİR POLİTİKA OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR"
Dünya ekonomisinde Hindistan'ın parlayan yıldız olduğunu belirten ATB başkanı Ali Çandır, "Çin tehlikesine" dikkat çekti. Türkiye'nin Çin ile ticaretiyle ilgili bilgi veren Çandır, Türkiye'nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin'den 13,2 dolarlık alışveriş yapıldığını belirtti. Türkiye'nin toplam cari açığının yüzde 59'unun Çin'den kaynaklandığını vurgulayan Çandır, "Avrupa ve Ortadoğu'ya yaptığımız ihracata baktığımızda Çin'in maliyet avantajı ile bizim ihraç ettiğimiz yüzde 21'lik mallar risk altında. Yani onların buraya girmesi durumunda yaklaşık 42 milyar doları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız" dedi. Devletin politikası olarak Çin'de şirketlerin kar etme gibi bir derdinin olmadığını söyleyen Çandır, "Git, yayıl, kapsa, yok et politikasıyla çalışıyorlar. Çin'deki firmaların yüzde 23'ü 2024 yılında zarar beyan etmiş. Bizde yılardır ilk 500'deki firmamızın zararda olan payı yüzde 10'u geçmemiştir. Çin'de bankaların yüzde 80'i uzun vadeli ucuz kredi veriyor, bizde bu oran yüzde 45" diye konuştu. Çin'e karşı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Çandır, "Bizde birazcık Çin kolaycılığı var. Bu konuda ülkemizin acilen bir strateji geliştirmesi lazım. Ülke olarak Çin'e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor" dedi.
"İTHALATIN BÜYÜMEYİ ARTIRDIĞI BİR YAPI SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİLDİR"
2024'te en yüksek büyümenin yüzde 5,3 ile ilk çeyrekte görüldüğünü, yılın geri kalanında büyümenin yüzde 3'ün altına gerilediği, son çeyrekte ise 3,7'lik bir büyüme yaşandığını belirten Çandır, "Ancak ithalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir. Üretim gücü artmadan, ihracat gücünün kalıcı olarak yükselmesi de mümkün görünmüyor. Bu noktada Antalya yalnızca bölgesel değil, ulusal bir role sahiptir. Çünkü Antalya, tarımı, turizmi, ticareti ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentlerden biridir" diye konuştu. Antalya'nın, tarımda güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu, 1995–2023 döneminde tarım alanları yüzde 22 daralmış olsa da örtüaltı üretimin yüzde 479 arttığını kaydeden Çandır, "Türkiye'nin örtüaltı sebzesinin yarısı, Antalya'da üretiliyor. Tarım sektörümüzdeki çeşitlilik, yoğunluk ve üretim gücü yalnızca Antalya için değil, Türkiye'nin gıda güvenliği ve dış ticareti için de stratejik bir değer taşımaktadır. Ancak bu gücü taşıyan alanlar kontrolsüz ve plansız büyümenin baskısı altındadır" dedi.
“EKMEĞİMİZİ TOPRAKTAN KAZANIYORUZ”
Antalya'nın suyu bol sanılan ancak kuraklık baskısı Türkiye ortalamasının üzerinde olan bir kent olduğunu belirten Çandır, "Tarım, turizm ve kentleşme aynı su kaynağını paylaşıyor. Nüfus artışı ve göç ile birlikte su kaynakları üzerindeki baskı giderek büyüyor. Bu nedenle su yönetimi artık sadece teknik bir altyapı meselesi olmaktan çıkmıştır. Antalyalı üreticinin, turizmcinin, yatırımcının ve bu şehirde yaşayan her vatandaşın geleceğini belirleyen bir ekonomik mesele haline gelmiştir. Biz ekmeğimizi bu topraklardan kazanıyoruz; başka Antalya yok. Bu kentin toprağı, suyu ve doğası hepimizin ortak sermayesidir. Bu sermaye korunmadığında üretim zayıflar; üretim zayıfladığında ihracat, turizm ve ticaret de güç kaybeder" dedi.
“AVANTAJLI OLDUĞUMUZ ALANLARA ODAKLANMALIYIZ”
Antalya'nın yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdüğünü, ancak artık akışına bırakarak büyüme döneminin bittiğini söyleyen Başkan Çandır, şunları kaydetti:
"Antalya'yı korumak aynı zamanda Antalya'nın ekonomik geleceğini korumaktır. Bu nedenle, suyumuzu ve topraklarımızı korumak için bir politikaya ihtiyacımız var. Dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmalıyız. Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız. Antalya'mız yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdü. Ancak artık akışına bırakarak büyüme dönemi bitti. Tarımda ve turizmde birer başarı hikayesi yazdık. Şimdi bir taraftan bu iki sektörümüzü geliştirmeye diğer taraftan da kentimizin karakterine uygun yeni bir de başarı hikayesi oluşturmaya odaklanmalıyız. Antalya'yı korumak, yönetmek ve geleceğine yön vermek için ortak akla dayalı güçlü bir yönetişimi hep birlikte hayata geçirmeliyiz."
“ANTALYA ZAMANLA YARIŞILIYOR”
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyadaki her gelişmenin turizm ve tarım üzerinde belirleyici olduğunu ve Antalya'yı doğrudan etkilediğini ifade etti. Küresel ekonominin içe kapanmaya yöneldiğini ve korumacı politikaların arttığını kaydeden Hacısüleyman, "Dünyada korumacı politikalar artıyor, gümrük vergileri yükseliyor. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının kısıtlanması bizlere şu soruyu daha fazla sorduruyor: Antalya olarak ne üretmeli ve ürettiğimizi nereye satmalıyız? Bu kapsamda sizleri 2050 Antalya Vizyonu üzerine birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Hafta sonunda düzenleyeceğimiz beyin fırtınası ve arama konferansında ‘2050'de Antalya'yı nerede görmek istiyoruz?' sorusunun yanıtını birlikte oluşturmayı hedefliyoruz. Sonuçları tekrar değerlendirmek üzere aynı şekilde ortak bir zeminde buluşabiliriz" dedi.
Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, dünya, ülke ve bölge ekonomisine değinerek Antalya olarak ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladıklarını bununla birlikte "ortak akıl" ve "birlikte hareket" duygusu ile Antalya lobisinin daha güçlü inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Antalya'nın turizmde büyük bir katma değer oluşturmasına rağmen bunun karşılığını alamadığını belirterek, "Lobi gücümüz zayıf. Hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz" dedi.
Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, plansız tarım üretiminin büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, "Yayla seracılığı kontrolsüz büyüyor. Üretimde devlet destekli bir model oluşturulmalı" ifadelerini kullandı.
Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş, Antalya'nın 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen küresel ısınma ve su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi. Durdaş, tarımın sorunlarının çözülmesi halinde ihracatta ciddi artış kaydedileceğini kaydetti.
DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin Antalya'ya büyük katkı sağladığını, ancak sektörün yeterli destek alamadığını, kredilerden yeterince faydalanamadıklarını ifade etti.
Toplantıda söz alan oda borsa meclis başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, sektörlerindeki gelişmeleri anlatarak Antalya'nın lobi gücünü artırması gerektiğini dile getirdi. Katılımcılar, Antalya'nın büyüme potansiyelinin korunması, su ve toprak yönetiminin güçlendirilmesi, doğru planlama yapılması yönünde görüş bildirdi. Tarımdan turizme, sanayiden denizciliğe bir çok sektörü kapsayan Antalya ekonomisinin konuşulduğu toplantıda, birlikte hareket etme kültürünün önemi vurgulandı. Antalya'nın ihtiyaçları ve gelecek beklentilerinin sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirildiği toplantıda, Antalya'nın ülkenin güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehir olduğu vurgulandı.