MUHABİR: SİBEL YEŞİL

Antalya’nın en büyük müzeleri arasında yer alan ve 53 yıldır kente hizmet eden Antalya Arkeoloji Müzesi, depreme karşı dirençli olmadığı gerekçesi ile yıkıma gidiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından alınan yıkım kararının ardından tepkiler çığ gibi büyümeye devam ediyor. Müzenin depreme dirençli olmadığı sebebiyle yıkılacağı kararına eleştirilerde bulunan Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Deprem performans analizinin henüz kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmadığını görüyoruz” dedi.
Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Nisan ayından bu yana müzenin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılması Antalya'nın gündemine gelmiş buluyor. Ancak bu zamana kadar müze ile ilgili deprem performans analizinin kamuoyuna açıklamaması kaygıları arttırdı. Kültürel Miras, Kültür/Sanat, Altyapı ve İmar ve Planlama Çalışma Gruplarının çalışmalarıyla Antalya Arkeoloji Müzesi konusunda hazırladıkları ortak rapordan da anlaşılacağı üzere, Müze'nin geleceğine dair yürütülmekte olan süreçleri yakından takip ettiğimizi iletiyor, kentimiz için hayati önem taşıyan konuların başında olduğunu belirtmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
“ACİLEN GENİŞLETİLMELİ”
1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından "Yılın Müzesi" ödülüne layık görülerek, kent belleğinde özel bir yer edinen müzenin acilen genişletilmesi gerektiğini vurgulayan Kurt, “Antalya gibi dünya çapında tanınan bir kültür ve turizm kentinde, çağın gerekliliklerine uygun müze altyapılarına duyulan ihtiyaç tartışmasızdır. Ancak bu gereksinim, 20. Yüzyıl modern mimari mirası olarak nitelendirilebilecek mevcut yapıyı yok saymadan; Müze, sergileme mekânı olmasının yanı sıra öğreten, araştıran, kamusal etkileşim sağlayan ve kolektif hafızayı yaşatan bir kültür merkezi olarak varlığını sürdürmeli. Bu nedenle 2012 yılından beri kararlı bir şekilde konunun üzerinde durarak mevcut müzenin belirttiğimiz koşullarda korunarak acilen genişletilmesini; Antalya Müzesi’nin, üzerinde bulunduğu adanın tamamına yayılmasını ve bu adada bulunan kamu binalarının başka yerlere taşınarak yeni müze mekanları için yer açılmasını, Antalya’nın en güzel parsellerinden biri olan Antalya Müzesinin çağdaş mimariye uygun yapılarla genişletilmesini istiyoruz. Bu da kentimize, bölgemize ve ülkemize büyük değer katacak” dedi.

YENİ PROJE ÇAĞDAŞ VE KAPSAYICI OLMALI
Kurt, yeni müze projesinin planlama sürecinde yapılması gerekenlere de değinerek, “Yalnızca mimarlar ve bürokratlar tarafından değil; koruma alanında uzman mimarlar, arkeologlar, sanat tarihçileri, müzecilik uzmanları, ilgili sivil toplum kuruluşları ve halkın katılımıyla yürütülmeli. Süreç kadar içeriğin de çağdaş ve kapsayıcı olması gerektiği unutulmamalı. Antalya’nın kültürel geleceği, ancak ortak akıl ve katılımcı bir yönetim anlayışıyla sürdürülebilir biçimde inşa edilebilir” diye konuştu.
“RESTORE EDİLİP KULLANILMAYA DEVAM EDİLSİN”
Başkan Kurt, kent adına çağrıda bulunduklarının altını çizerek “Mevcut müze yapısının, uluslararası bilimsel ve mesleki ilkelere uygun biçimde güçlendirilmesi ve ödüllü mimari projesi doğrultusunda restore edilip kullanılmaya devam edilsin. Antalya Bölge Müzesi’nin uzun erimli ve sürdürülebilir biçimde hizmet verebilmesi, mevcut müze yapısının fikir ve anı değeri korunsun. Çağdaş teknolojilerle donatılması ve günümüz ihtiyaçlarına yanıt verebilir hâle getirilmesi gerekir. Tüm bu ilkeleri temel alan çağdaş müzecilik anlayışının ulusal düzeyde düzenlenecek bir proje yarışması aracılığıyla tasarıma dönüştürülmesiyle mümkün olacak” dedi.
YIKILARAK DEĞİL, DÖNÜŞTÜRÜLEREK YAŞATILMALI
Müzeye yönelik gerçekleştirilecek çalışmaların planlama sürecinden uygulama sürecine kadar her aşamada açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirten Kurt sözlerini şöyle sürdürdü: “Koleksiyonun bütünlüğü ve güvenliği titizlikle sağlanmalı ve kamuoyunun erişimine açık şekilde izlenebilir hâle getirilmeli. Antalya’nın geçmişine saygılı, geleceğine duyarlı bir yaklaşımla bu sürecin sahiplenilmesi gerekiyor. Antalya Arkeoloji Müzesi, yalnızca bir yapıdan ibaret değil; kentin kültürel kimliğinin somut bir yansımasıdır. Bu kimlik, yıkılarak değil, ortak akıl ve katılımcı yaklaşımlarla dönüştürülerek yaşatılabilir”




